SİYASET

Abdurrahman Erzurum : DÜŞMANIN YOKSA HASTA OLURSUN

Tarih
30 Nisan 2016
İzlenme
1467 Kişi

Çocuklar için en tehlikeli hastalıklardan birisi olan lösemi’ninen önemli nedenlerinden birisi olarak bağışıklık sisteminin güçsüzlüğü gösterilir. Tıp dünyası kızmasın onların işine karışmak istemem. Belki tıpta doğru sandığımız birçok yanlıştan birisidir ama genelde küçükken mikroplarla tanışmayan yani hasta olmayan çocuklarda daha çok görüldüğü söylenir.

Kısaca, çocuk hasta olursa vücuda giren zararlı mikroplara karşı vücut bağışıklık sistemini güçlendirir ve savaşçı hücreler çoğalır. Hasta olmadıkça vücut bağışıklık sistemine gerek duymadığından bu hücreler tasfiye edilir.

Ülkemizin son durumunu da ben bu hastalığa benzetiyorum. Bir ülke düşünün sıfır terör, sıfır savaş riski ve sıfır doğal afet olsun, bu ülkede güvenlik teşkilatına, dev askeri araç ve gereçlere gerek kalır mı?

İyi ya daha ne istiyorsun devlet askeri alana değil sağlık ve eğitime harcar diyorsunuz ama maalesef devletlerarası ilişkiler ne tarihte ne de şimdi buna izin veriyor. Dünyaca bu düzene geçebilmemiz için daha çok fırın ekmek yemesi gerekiyor insanoğlunun, hem de özelekmeklerden.

Neyse demek ki silahsız, askersiz devlet bir ütopyadan öteye geçmiyor, o zaman devletlerin bu konuda güçlü ve hazırlıklı olmaktan başka çaresi kalmıyor.

Ülkemiz bir deprem ülkesi. Önemli fay hatlarının üzerinde yer alıyor. Tarih boyunca başta İstanbul olmak üzere birçok yöremizde büyük can kaybı yaşanan depremler yaşanmış.  Şimdi istenilen düzeyde olmasa da bu konuda değişik atılımlar yapılmış durumda. Şimdi daha güçlü ve dayanıklı evler yapılıyor.

Bunun gibi Anadolu tarih boyunca sayısız medeniyete beşiklik yapmış ve son bin yıldır da bizim elimizde olan coğrafya. Bu coğrafyada kanın ve savaşın durduğunu görmek mümkün değil. Bazı cahillerin, tarih bilmeyenlerin ve işine öyle gelen zerzevatın dediği gibi bu coğrafyada savaşlar son on yıldır yaşanan bir gerçek değil.

Bu topraklara savaşa girdik, savaşarak koruyoruz. Gelecekte de bundan farklı bir durum beklemek hayal gibi duruyor. Etrafımız ateş çemberi sanki. Güneyde Irak ve Suriye, doğumuz İran, Ermenistan, kuzeyde Rusya, batıda Yunanistan. Mısır var son dönem belalılarımızdan. İsrail’i saymaya gerek var mı bilmem. Hepsinin bu topraklarda tarihsel bağı veya beklentisi var. Kimi Antik Yunan, kimi vaadedilmiş topraklar, kimi soykırıma uğradık, zorla göç ettirildik diyor kimi ise sıcak sulara ulaşma derdinde. Bunlar dışarıda bir de bunların içeride kuklaları var. Kimi özerklik der, kimi işçi devleti kurmak ister. Bazısı masum insanları patlatarak Allah’ın nizamını getireceğini satar diğeri ise kural, ahlak dinlemeden devletin en kılcal damarlarına kadar yerleşir.

Evet yüzyıllardır mazlumun barınağı ve sığınağı olmuş bu topraklar son bin yıldır elimizde. Daha birçok bin yıl bizde kalması için ise yapmamız gereken şartlar var.

Öncelikle yeni nesilleri tarihini çok iyi bilen ve seven nesiller olarak yetiştirmeliyiz. Onların manevi eğitimleri kadar tarih bilincine sahip olmalarına çalışmalıyız. Bununla beraber onlara hedefler aşılayabilmeli ve bilinçli vatandaşlar olarak yetiştirmeliyiz.

Daha sonra gelecek nesillerimizin bilimde, teknolojide ve sanayide en üst seviyede eğitimlerini tamamlamalıyız.

Bakmayın siz bir alçak sapık yüzünden yapılan eylemlere. Onlatın Gezide dertlerinin ağaç olmadığı gibi şimdi de dertleri o masum çocuklar değil. Onlarda durumun farkında ve gidişatı değişik vesileler ile döndürmeye çalışıyorlar.

Eğitim alanında özlenen, beklenen nesli yetiştirmeye çalışan birçok sivil toplum kuruluşu var. Her yerde eğitim yuvaları hizmet veriyor. Halkın büyük teveccühü var bu kurumlara. Bugün Cumhurbaşkanı İmam Hatip Gençlik Buluşmasında açıkladı. 28 Şubattan sonra sayısı 60 bine düşen İmam Hatip okulları öğrencileri sayısı bu yıl itibarıyla 1 milyon 207 bine ulaşmış. Yeni yeni İmam Hatip okulları açılıyor. Bu okulların sınavlarda gösterdiği başarı grafiği de gün geçtikçe artıyor.

Topluma destek amaçlı kurulan birçok vakıf bünyesinde, çeşitli eğitim kurumları açılıyor. Eğitim sonuçları kısa sürede alınabilecek bir olgu değildir. Bu çalışmaların meyveleri 20 yıl sonra ancak alınacaktır.

Yaratıcımızın dilediği şekilde yetiştirilen yeni nesiller de sizin, trafik sorununuzdan, kapkaç vakalarına, terör olaylarından istismar olaylarına kadar tüm sorunlarınızı çözeceklerdir.

Yeni nesil, şu anda ilk adımları atılan yerli savunma sanayinizi omuzlayacak ve ülkemizi gelişmiş milletlerden daha üstün seviyelere taşıyacaklardır.

Ayak seslerini duyduğumuz yeni nesil emin adımlarla geliyor.

Etrafımızdaki devletlere benden söylemesi, burada boşuna beklemeyin. Burası daha birkaç bin yıl daha bizde kalacak gibi duruyor. 

Biliyoruz asla vaz geçmeyeceksiniz ama burada size ekmek yok gibi duruyor.

Ajanshaber
30 Nisan 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER