GÜNCEL

Abdulkadir Selvi : Amerikalı komutanla ne konuşuldu?

Tarih
08 Ocak 2016
İzlenme
2948 Kişi

Dün Ankara'nın önemli bir konuğu vardı.
ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Başbakan Davutoğlu ile bir araya geldi.
Suriye'de çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Maalesef, Rus uçağının düşürüldüğü 24 Kasım tarihinden bu yana Türkiye, gelişmelerin uzağında.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, ABD Genelkurmay Başkanı'nın Türkiye'ye gelmesini biz istedik.
Çünkü sahada anormal şeyler oluyor. Özellikle de ABD, müttefikliğe gölge düşürecek bazı ilişkiler içerisinde.
Ankara, ABD Genelkurmay Başkanı'na, “PYD konusundaki kırmızı çizgilerimizi” hatırlattı.
ABD Genelkurmay başkanı Dunford'a verilen mesajları 3 ana başlık halinde özetlemek mümkün.

1-Suriye'de koalisyon ülkeleri kapsamında DEAŞ'a yönelik operasyonda Türkiye'nin hassasiyetleri yeteri kadar dikkate alınsın. PYD-YPG, Türkiye'nin hassasiyetlerinin başında geliyor. Türkiye, PYD'nin PKK'nın Suriye'deki kolu olduğunu deklare etmiş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Obama ile yaptığı görüşme başta olmak üzere her zeminde bunu ifade ediyor. Türkiye'nin de içinde yer aldığı koalisyon ülkelerinin PYD ile ilişki kurmasından dolayı rahatsızlığımızı her defasında ifade ediyoruz. Ancak Türkiye PYD konusunda ne kadar rahatsızsa, ABD de PYD ile çalışma konusunda o denli istekli. PYD'yi, terörist DEAŞ'la mücadele eden seküler Kürt güçleri olarak pazarlıyorlar.

Zaten PKK-PYD'yi şımartan da bu. Kandil'in Sur'da, Cizre'de, Silopi'de hendek savaşları başlatmasının arkasında yatan da bu işbirliği. Sırtını ABD'ye ve Rusya'ya dayamış olan Kandil, aldığı bu destekle Sur'da şehir savaşlarını başlatıyor. Kandil'i şımartan bizim müttefikimiz ABD.

Türkiye PYD konusunda ne kadar hassas ise ABD de onlarla işbirliği yapmakta o denli iştahlı.
Bir süredir PYD'nin silahlı kolu YPG'nin Fırat'ın batısına geçme durumu var. Türkiye, PYD'nin Fırat'ın batısına geçmesini kırmızı çizgisi olarak ilan etmişti. Bir süredir test ediyorlar. Bir ara birkaç yerleşim yerini almışlardı, sonra Türkiye'nin baskısıyla geri çekilmeleri sağlandı. Sıkıntılı durum devam ediyor.

ABD Genelkurmay Başkanı'na Ankara'daki temaslarında, Türkiye'nin “kırmızı çizgisi” hatırlatıldı.


2- ABD, Türkiye'nin PYD konusundaki hassasiyetini törpülemek için Suriye Demokratik Güçleri adı altında bir oluşum meydana getirdi. Belkemiğini PYD'nin oluşturduğu, etrafına Arapların ve Türkmenlerin yerleştirildiği bir yapı bu. Bir süredir “DEAŞ'la mücadele ediliyor” diye Suriye Demokratik Güçleri görüntüsü altında PYD'nin, Suriye'nin demografik yapısını değiştirmeye başladığı dikkati çekiyor. Araplara ve Türkmenlere ait köyler boşaltılıyor, oraya Kürtler yerleştiriliyor. Suriye ile ilgili müzakere süreci başlamadan önce bölgenin demografik yapısı değiştiriliyor. Ankara bunları köy köy, ilçe ilçe tespit etmiş durumda. Zaten daha önce de Uluslararası Af Örgütü, Suriye raporunda tanıkların ağzından bunları kamuoyuna duyurdu.

Yer isimleri ile etnik kökenli nüfus değişimi haritalar üzerinden ABD Genelkurmay Başkanı'na aktarıldı. DEAŞ'la mücadele adı altında PYD'nin boşalttığı ve Kürt nüfusu yerleştirdiği köy, mezra ve şehirler ayrıntılı bir şekilde anlatıldı. Suriye'de çok tuhaf şeyler oluyor. Türkmenler ve Araplar bir yandan rejimle mücadele ediyor, diğer yandan ABD destekli PYD ile.

3-ABD Genelkurmay Başkanı ile görüşmelerin üçüncü başlığını ise sınır güvenliği konusu oluşturdu.

ABD, bizden sınıra 30 bin askeri yığıp, DEAŞ'ın geçişine engel olmamızı istemişti. 30 bin askeri orada ne kadar tutabilirsin? Bunun üzerine biz kendi güvenli��imizi de dikkate alarak sınırda yüksek güvenli bir hat oluşturduk. Sınıra duvar ördük.

Ancak kalıcı çözüm için, DEAŞ'ın Cerablus bölgesinden atılması gerekiyor. 24 Kasım'da Rus uçağı vurulmadan önce ABD ile Türkiye'nin öncülüğünde Cerablus'a yönelik “büyük operasyon” yapılacaktı. Operasyonun başlamasına saatler kala, uçak hadisesi oldu. Bu durum bir tesadüf mü acaba?

Uçak hadisesinden sonra biz yeni bir soruna meydan verilmemesi adına Suriye'deki operasyonlardan uzak duruyoruz.

Ancak DEAŞ orada durmaya devam ediyor. ABD Genelkurmay Başkanı'na temasları sırasında şu anlatıldı: “DEAŞ'ın geçişine engel olabilmek için Cerablus'tan atılması ve DEAŞ'tan oluşacak boşluğa Arapların ve Türkmenlerin yerleştirilmesi gerekiyor. Böylece Suriye sınırında değil, sınırın içinde önlem almış oluruz. DEAŞ sınıra yaklaşamayacağı için geçişler de söz konusu olamaz. ABD'nin yoğun bombardımanı ile DEAŞ'ı etkisiz hale getirip, oraya ılımlı muhalefeti yerleştirelim, böylece DEAŞ'ın sınıra yaklaşmasının önüne geçmiş oluruz.”

Ankara, ABD Genelkurmay Başkanı'nın ziyareti vesilesiyle yüksek bir seviyede PYD'ye verilen destekten duyulan rahatsızlığı iletti. PYD ile Rusya arasındaki işbirliği örneklerini sundu. Suriye Demokratik Güçleri adı altında PYD'nin bölgenin demografik yapısının bozmasının farkında olduğumuz hatırlatıldı. PYD'nin, Fırat'ın batısına geçmesinin Türkiye'nin kırmızı çizgisi olduğu güçlü bir dille iletildi.

Söz konusu Suriye olunca tuhaf şeyler oluyor. ABD, Suriye operasyonunda İncirlik Üssü'nün kullanımını önemsiyordu. Hem uçuş maliyetleri hem operasyon sırasında Suriye'nin üzerinde daha fazla kalınabilmesi için İncirlik Üssü büyük avantajlar sağlıyordu. 6-7 ay süren müzakereler sonucunda Türkiye, İncirlik Üssü'yle ilgili anlaşmayı kabul etti.

Biz İncirlik Üssü'ne onay verdikten tam 1 hafta sonra 20 Temmuz'da DEAŞ, PKK ve DHKP-C aynı anda Türkiye'ye karşı eylemlere başladılar. Bu da bir tesadüf olmasa gerek.

25 Ocak'ta başlayacak Suriye görüşmeleri öncesinde çok ilginç şeyler oluyor. Suriye'de geçiş sürecinin şekillendirileceği bir dönemde Türkiye, Rus uçağının düşürülmesi Suudi Arabistan ile İran'la yaşadığı kriz nedeniyle masada güçlü bir şekilde yer alamayacak. Türkiye mezhepçilik yapmıyor ama Türkiye ve Suudi Arabistan aynı zamanda Sünni eksenin iki güçlü temsilcisi. Ve yaşadıkları süreç nedeniyle Sünni eksen Suriye masasına 2-0 yenik oturacak.

İkinci önemli bir nokta ise, bir süredir dile getirilen ABD ile Rusya arasında gizli bir anlaşma olduğu kuşkusu, sahada gerçeğe dönüşüyor.

Bu kadar olumsuzluk arasında merak ettiğim bir şey var. Rus uçağının düşürülmesiyle birlikte ertelenen Cerablus'a yönelik büyük operasyon hala masada mı? Kulağıma Şubat'ın ortası diye bir şeyler geldi de…

Yenişafak
7 Ocak 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER