Afrin harekâtında ilginç bir taktik uygulandı. Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bir gece ansızın gelebiliriz” dediği günlerde, “Böyle davul zurna çalarak harekât yapılır mı?” deniliyordu ya tam öyle oldu. Davul zurna çalınarak bir harekât gerçekleştirildi.

TSK ve Özgür Suriye Ordusu sahada savaşırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da psikolojik savaşı yürüttü. Böylece Afrin 8 saat içinde düştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu gibi günler öncesinde Afrin şehir merkezine girilmeyeceğini ilan etseydi, PKK kaçar mıydı? Peki, Afrin şehir merkezi terör örgütünün elinde olsa, kırsal kesimdeki 30 kilometrelik alanı elimizde tutmamız kolay olur muydu? Şehir merkezindeki gücünü koruyan örgüt, Afrin kırsalındaki güçlerimize vur-kaç taktiğiyle saldırıp zayiat verdirmez miydi?

PKK önce psikolojik savaşı kaybetti, sonra sahayı. Türkiye’deki hendek savaşlarında yaşadıkları travmanın etkisiyle Afrin’de savaşamadan kaçtılar. PKK’lıların Afrin’in düştüğü 18 Mart tarihinden 6 gün önce kaçmaya başladığı, son 3 günde ise kenti kitlesel olarak terk ettikleri belirlendi. ABD’nin kendilerine sahip çıkacağını, Rusya’nın bir noktadan sonra hava sahasını kapatacağını, rejimin Afrin’e bayrak çekeceğini beklediler. Hayal kırıklığına uğradılar. Kandil’in, “direnin” baskısına, ”Afrin namustur” diye bastırmasına rağmen, şehri terk ettiler.

Kırsalda verdikleri 3622 kayıptan sonra Kandil’e, ”Telef oluruz”mesajını geçip, gece yarısı Afrin’i terk ettiler. Nereye gittiler? Yüzde 90’ının Tel Rıfat bölgesinden ABD’nin kontrolündeki Menbiç’e geçtikleri tespit edildi. Bir kısmı ise Halep’in kuzey bölgelerine yöneldi. Halep’e geçenlerin de Menbiç’te toplanması bekleniyor. Bu açıdan Menbiç’e operasyon önemli.

yazının devamı için tıklayınız