SİYASET

Yavuz Selim KIRAN : Türkiye’nin kilit taşı Erdoğan

Tarih
29 Mart 2016
İzlenme
3994 Kişi

Türkiye kritik bir dönemden geçiyor. Hemen yanı başımızda cereyan eden gelişmeler ülkemizi çok çetin sınavlarla karşı karşıya bırakıyor. Tarih yapıcılar, gelecek nesillere bugünü aktaracak olan tarih yazıcılar için oldukça zengin bir malzeme veriyor. Öte yandan, tarih yapıcıların temel oyun alanı olan bölgemiz, bu aktörler arasındaki olağan dışı yeni ilişki dinamiklerine şahitlik ediyor.

ATEŞ ÇEMBERİNİN ÖTESİ
Her bakımdan dünya tarihinin seyrini değiştirebilecek gelişmeler Türkiye'nin yakın coğrafyasında vuku buluyor. Yaşananları şöyle kabaca anlamlandırmaya çalışanları dahi karamsarlığa itecek birçok faktör var. Ateş çemberi tabiri hafif kalıyor…

Yönetilemeyen ülkelerin sayısına her gün bir yenisi daha ekleniyor. Terörün sadece Türkiye'nin sorunu olduğunu zannedenlerin oynadığı çadır tiyatroları Avrupa'nın göbeğinde patlayan bombalarla yerle bir oluyor. Mezhep çatışmalarını körükleyenler belki de hiç olmadığı kadar bu çabalarına maalesef İslam dünyasından karşılık buluyor. Suriye'deki vahşet, yaşanan insani trajedinin boyutunu her geçen gün daha da derinleştiriyor. Bu vahşetin sorumlusu olan rejim, uğruna yüz binlerce masum insanı katlettiği koltuğunun arkasına, çıkarları ölümden ve zulümden geçenlerin hesaplarını da saklıyor.

TÜRKİYE DİRENCİNİ MUHAFAZA EDİYOR
“Üç Maymun”, film olarak yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan'a Cannes Film Festivali'nde ödül kazandırmıştı… Şimdi bölgemizdeki tehditler karşısında 'üç maymun'u oynayanlar hangi dalda Oscar'a aday olacaklar, kestirilemiyor. Bir adım ötemizde yaşanan bütün bu gelişmelerin Türkiye'yi etkilememesi elbette sözkonusu olamaz. Türkiye için bölgede yaşanan her bir gelişme içeriye de sirayet eden bir boyut taşıyor. Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki “çukur siyaset”in Suriye ve Irak'taki gelişmelerden bağımsız değerlendirilebilmesi mümkün mü? Bütün bu zorlu sınavların ortasındaki Türkiye, her şeye rağmen direncini muhafaza ediyor.

Bu insani ve siyasi krizlerden çıkışın en etkili çözümlerini Türkiye öneriyor.

Uluslararası toplum, duyarsızlıkla çaresizlik arasında sıkışırken, ülkemiz aynı anda birçok krizle boğuşmasına rağmen uluslararası toplumun onurunu kurtaran akil ve adil bir ses olarak yükseliyor. Bir yandan Suriye ve Irak'taki durumun yarattığı siyasi, insani ve ekonomik sonuçlarla karşı karşıya kalacaksınız…

ORTADOĞU'YU BİR LABORATUVAR OLARAK KULLANIYORLAR
Öbür tarafta, hegemon devletlerin laboratuvarı olan Orta Doğu'yu kuşatan en tehlikeli virüs olan mezhepçiliği önlemeye çalışacaksınız… DEAŞ'ı, El-Nusra'sı bir taraftan, PKK'sı, PYD/YPG'si, DHKP-C'si diğer taraftan… Aynı anda hem içeride hem de dışarıda terörün her türlüsüyle amansız bir mücadele vereceksiniz…

Paralel devlet yapılanmasıyla ve bunu besleyen yurt içindeki ve yurt dışındaki tüm kaynaklarla hesaplaşacaksınız…

Ve bu kadar geniş cephede çok boyutlu bir mücadelenin içindeyken direncinizi hala muhafaza edecek; istikrarınızı ve ekonomik kazanımlarınızı koruyacaksınız…

Herhangi bir Avrupa ülkesi bugün Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunların sadece bir kısmıyla karşılaşsa o ülkenin nasıl bir maddi ve manevi iflasa sürükleneceğini tahmin etmek zor değil.

HEDEF NEDEN ERDOĞAN?
Bunun emarelerini de gördük, görüyoruz.

Türkiye'yi bunca soruna rağmen dirençli kılan faktörler var.

İmparatorluk geleneğimiz, köklü tarihimiz, güçlü bir medeniyet tasavvurumuz; bunun getirdiği sosyokültürel zenginliklerimiz var.

Ama bütün bunların yanında güçlü bir liderimiz var.

Esasen Türkiye'yi hedef alan bütün kumpasların, bütün kirli oyunların Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsı üzerinde toplanması da bu sebepledir.

Çünkü Tayyip Erdoğan'ı zayıflatabildikleri an Türkiye'nin de direncini kıracaklarını çok iyi biliyorlar.

TOPLUMUN DESTEĞİNİ ALAN LİDER
Şurası çok açıktır ki bugün Türkiye'nin kaderi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaderi birbirine sıkı sıkıya bağlanmıştır. Bunu şahsi bir hayranlık veya bir dönem kendisine yakın çalışma ekibi içerisinde hizmet etmiş olmanın verdiği duygusallığın bir yansıması olarak görebilirsiniz.

Ama…

Girdiği 11 sandık yarışından da zaferle çıkmasını…

Türkiye'de gerçekleştirdiği dönüşümleri…

Dünya'ya “beşten büyüksün” diye meydan okurken, “dünya beşten küçüktür” diyenlerin duyduğu tedirginliği…

Ülkesine ve kendisine yönelen bunca tehdidi, kudretli ve özgüvenli duruşuyla bertaraf etmesini…

Dünyanın en ağır ekonomik krizine rağmen ülkesini bu krizden ağır hasar almadan çıkarmasını…

Herkesin hayranlıkla izlediği dev yatırım projelerini…

Daha alt alta sıralayabileceğimiz birçok başarıyı ülkesine kazandırmasını objektif bir siyasi ve toplumsal gerçeklik olarak görmek gerekiyor.

YENİ BİR KUBBE İNŞA ETTİ
Kim ne derse desin… Kabul edilsin veya edilmesin…

Cumhurbaşkanı Erdoğan her zaman vurguladığı gibi gökkubbede hoş bir sada bırakmanın çoktan ötesine geçti. Ülkesini, milletini ve insanlığı kuşatacak yepyeni bir kubbe inşa etti.

Ve o kubbenin kilit taşı da bizatihi kendisi oldu. O kubbenin her geçen gün genişlemesi, daha geniş bir coğrafyayı kuşatması kimsenin işine gelmiyor. Çünkü o kubbeden yankılanan ses, maskeleri bir bir indiriyor.

İşte bu yüzden herkesin eli, herkesin gözü o kilit taşında… O kilit taşını oradan kaldırdıkları zaman neler olacağını çok iyi biliyorlar.

Yenişafak
29 Mart 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER