Aslında uzun zamandır açasım vardı bu meseleyi veya daha doğrusu telefonu arabanın ön camına yapıştırıp yalvara yalvara anlatasım vardı...

Meramımı önce yazarak anlatmaya çalışayım.

Sosyal medyanın elimizden kayıp gittiğinin farkında mısınız? 

Bu ele geçirme yavaş yavaş gerçekleştiği için farkında değilsiniz belki ama muhalefet özellikle de şu son iki yılda sosyal medya mecralarını neredeyse tamamıyla ele geçirmiş durumda. Daha önce hiç seçime katılmamış, ülkenin nereden nereye geldiğinden bihaber ve siyasi fikri önemli ölçüde sosyal medyada gördükleriyle şekillenen milyonlarca genç seçmenin katılacağı 2023 seçimlerine giderken bunun ne anlama geldiğini, zannedersem anlatmama gerek yok.

Oysa sosyal medyadaki muhalif aktörlerin sayısı artmadı, hesapları büyümedi... Peki ne oldu?

Muhalifler organize olmayı öğrendi, halkın duymak istediklerini yazmayı konuşmayı ve gündemi belirlemeyi öğrendi. Her gün içimizden birini hedef seçip topyekûn linç edip safımızdan eksiltmeyi öğrendi, linç kampanyalarıyla üzerimizde psikolojik baskı oluşturup bizi susturmayı öğrendi...

Peki biz? Biz ne yapıyoruz...

Sırtımızı Cumhurbaşkanımıza dayamış, “Nasıl olsa başımızda Reis var” rehavetiyle sosyal medyayı sadece çiçek böcek muhabbeti için kullanıyoruz. 

Milletvekillerinin, il başkanlarının, ilçe başkanlarının, teşkilat mensuplarının sosyal medya hesaplarına baktığımızda (bazı istisnalar hariç) gördüğümüz paylaşım profili şu:  "Falanca geldi plaket verdi", "Filancaya ben plaket verdim", "Falanca beni ziyarete geldi", "Ben falancayı ziyarete gittim", "Yerlere çöp atmayalım", "23 Nisan kutlu olsun…"

Etliye sütlüye karışmadan, ortadan paylaşımlar...

Yediğiniz yemeğin, aldığınız plaketin kimsenin umurunda olmadığını yaptığınız paylaşımların beğeni ve paylaşım sayılarının azlığından anlamalısınız...

Davamıza gönül vermiş kitlenin sizin profillerinize girdiğinde, iftiralara cevap verdiğinizi, ülkenin nereden nereye geldiğini en gür sesle anlattığınızı, davamızı bir adım öteye götürecek fikirler ürettiğinizi, lince uğrayan dava arkadaşlarımızın yanında olduğunuzu ve her şeyden önemlisi tıpkı karşımızdakiler gibi koordine bir şekilde hareket ettiğinizi görmek istiyor.

Kabul ediyorum, bu kavga adil bir kavga değil...

Karşımızdaki güruh hiçbir etik değere bağlı olmaksızın, ahlaksızca, yalan ve iftiralarla dolu, aile ve özel hayat gibi hassasiyeti olmayan fütursuz bir yayın politikası izliyor.