Atatürk'ün resminin indirilmesi olayı, CHP yönetiminin iki yüzlü politikasını açık ederken partideki “fay kırığını” da belirginleştirdi.

“Ulusalcılar” bir önceki aşamada tasfiye edilmişlerdi. CHP'de mezhepçi çizgi son kurultayla birlikte tümüyle ön plana çıktı…

Kemal Kılıçdaroğlu'nun başında bulunduğu bu CHP, genel seçimlerde Terör Partisi'ne “Kızılay'lık” yapmış bir partidir.

*

Meslektaşımız Talat Atilla'nın ortaya çıkardığı ve ısrarlı bir takiple üzerine gittiği “Atatürk'ün fotoğrafını indiren CHP'li milletvekili” hadisesi, CHP'yi çok zor durumda bıraktı.

Kemal Kılıçdaroğlu, işbu vekili “itina ile” koruyor!

Olayın patlak vermesinden sonra “Dersimli Kemal”in uykuları kaçtı; “indirmeyi” örtbas için çok uğraştı.

Hasıraltı edemeyince de “alacağı karar ayarlanmış” bir komisyonla tartışmayı sona erdirmeyi planladı…

Ne ki, bu hamur daha çok su götüreceğe benziyor!

Varsayalım, Atatürk'ün resmini indiren AK Partili bir vekil olsaydı; CHP ne denli gürültü kopartır, ortalığı nasıl da velveleye verirdi, hele bir düşünün!

Adı “Atatürk ve laiklik istismarı” ile özdeşleşmiş olan CHP, bundan böyle ne vakit bu doğrultuda esip gürlese; karşısına “pamuklara sarıp kolladığı” Atatürk'ün resmini indiren ve kim olduğu halen tartışılan vekili çıkacak!

*

Kemal Kılıçdaroğlu hafta sonunda Almanya'daydı…

Birden, Kasım 2009 tarihindeki Almanya ziyaretini hatırladım; “Başa mı dönüyoruz?” diye aklımdan geçti!

Mayıs 2010'da, Deniz Baykal'ın istifasına yol açan kaset operasyonunun ardından CHP'nin başına getirilen Kılıçdaroğlu; kaset işinden o Almanya ziyareti esnasında “fevkalade ilginç bir yöntemle” haberdar edilmişti!

Kemal Bey'in Boğma Rakı'yı unutabilmesi mümkün mü?

*

Yeri gelmişken…

Baykal'a Kaset Operasyonu soruşturmasının, FETÖ Davası ile “birleştirildiğini” de işaretleyelim!

Özellikle buraya, dikkat:

Baykal'a kaset operasyonunda, bir CHP milletvekili ile iki gazetecinin “yardımcı rollerde” yer aldığından söz ediliyor!

*

Komprador Burjuvazi (İstanbul Baronları) Baykal'a yönelik kaset operasyonunu Paralel eliyle gerçekleştirdi.

Kılıçdaroğlu'nun CHP'si ile Paralel Yapı arasındaki stratejik ortaklık, 17 Aralık 2013'teki darbe girişiminden çok daha öncesinde Şubat 2012'de (tam dört yıl evvel) başlamıştı.

Mayıs 2010'dan bugüne kadar; CHP yönetimleri artı teşkilatları “Baykal'ın siyasetin dışından bir güç odağının müdahalesiyle devrilmiş olmasını” hiç sorgulamadılar!

Birkaç ay önce; eski CHP'li milletvekili İhsan Özkes, “Baykal'a yönelik kaset olayı aydınlanmadan, CHP'deki mevcut genel başkanlık sorunu katiyen çözümlenemez” diyerek isabetli bir tespit yapmıştı.

Beş genel seçim kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına son kurultayda rakip bile çıkamadı!

Kendisini CHP genel başkanlık koltuğuna paraşütle indiren İstanbul Baronları “Artık, git!” demedikçe…

Kemal Kılıçdaroğlu, o koltukta “hiçbir şey olmamış gibi” oturmaya devam edecektir!

*

Kemal Bey, TESEV'in kurucu üyelerindendir.

TESEV'i fonlayan uluslar arası kuruluşlar arasında, George Soros'un Açık Toplum Enstitüsü'nün yanı sıra…

NED (National Endowment for Democracy) vardır.
NED mi? CIA tarafından kurulmuştur!

Yenişafak
3 Şubat 2016