SİYASET

Özlem Özcan : Çam da bizim kozalak da!

Tarih
17 Şubat 2016
İzlenme
2238 Kişi

Yolum Kanal 7 medyasından geçmedi, Sancak medyasına da boyum(!) yetmedi; ama her ikisine de ‘yol arkadaşlığı’ etmişliğim var.

‘Şehâdetim’ nazarlarında kabul görür mü; bilmem. Bunun, benim için de önemi olup olmadığını bilmediğim gibi… Lakin; son günlerde, “mütedeyyin”  mecrada vuku bulanlara; ok gibi, “adres teslimi” köşe yazılarına, edecek birkaç kelamım var, bilirim…

Yola yeni çıktık ya Hû!

Öküz ölmeden ortaklığı bitirmek de neyin nesi?

Hedef 2071’i geçtim, “hedef 2023” bile gelmedi. Davamızın üzerinden yürütülen tankların, başörtümüzü hayasızca çiğneyen postalların, yokluk içerisinde “fikir beyan” edemediğimiz günlerin acısı, ne ara geçti? Memleket düze çıktı; ‘mütedeyyin medya’ vesayetin temsil makamı olan asırlık “pijama medyasını” devirdi de, benim mi haberim yok yoksa? Birbirimize düştüğümüze göre; konuşacak ‘memleket meselesi’ kalmamış galiba...

Hani “güç zehirlenmesi” desem Sancak’lar çok mu alınır ki?

 Alınmasınlar!

Sözünü değil; sesini yükseltenleri ‘mûteber’ kılan, küfredeni, fikir üretenden eftâl sayan “koskoca” medya patronları benim gibi bir “troliçenin” sitemine mi alınacaklar! 

Yok daha neler...

Her iktidar kendi zenginini doğurur. Hoşumuza gitsin ya da gitmesin. Siyasetin değişmez kurallarındandır ve tespit doğrudur.  Bu tespit medyanın  ‘yasama, yürütme, yargı’ kadar ağırlığı olduğu, gerçeği kadar nettir üstelik. İktidarın kendisine biçtiği “amiral” rolünün gereğini ve dahi gücünü yine iktidarın kadim dostunu “ezmeye” çalışmak için kullanmak abesle iştigâl. Doğru olmayan işte tam da budur! Ticaretiniz milleti bağlamaz, ama o “amiral” sıfatıyla bu millete karşı sorumlusunuz. O köşeleri ve artık kontrolden çıkan “kalemşörlerinizi”  mümkünse pijama medyasıyla mücadeleye harcayın, harcatın. Zira bu davanın “gerçek” fikir adamları, dava yolunda ömür harcayanlar susuyorsa, edebinden. Yoksa kalemşörünüzün ezkaza kalemine doladığı Deniz Fener'i hikayesini bilmediğinden değil. ‘Ne çok şey biliyor’ diye gıpta ettiğimiz adamların, “hiçbir şey bilmediğini” anladığımız günlerden geçiyoruz. 

Neyse; çam da bizim, kozalak da deyip burada bir es vereyim, başka bir yaram daha var kanayan zira...

Çıplaksınız!

Adı “özeleştiri / parti içi muhalefet” olan yeni bir film daha vizyona girdi, bizim mütedeyyin medyada... Hiçbir siyasal hareket ve hiçbir siyasi, ‘kusursuz’ değil elbette... Eleştirilmeli, tenkit edilmeli ki; “doğru istikâmet” bulunsun, menzil belirlensin. Lakin burada sorun, eleştirinin içeriği ya da eleştirenin kimliği değil. Eleştirinin zamanlamasıdır, manidar olan. 

Bir zamanlar “ana ve ata uçaklarına” binmek, orada bir kerecik poz vermek için çırpınanların, uçuştaki samimi anlarda değil, eksenleri kaydığı için sendeledikleri tam da bugünlerde “eleştiri ve vicdan” paketiyle, kendilerine halkı aydınlatmaları için sunulan köşelerden, öfke kusmaları ilginç… 

Etik olmayan eleştirileriniz değil, zamanlamanız sadece… 

Üstelik o Yalnız Adam’a hepiniz, benden de çabuk ulaşırsınız. En az benim kadar tanırsınız, sizleri dinleyeceğini de bilirsiniz. Ne gerek var mihenk taşı sayılabilecek kadar kıymetli kalemlerin  “eşzamanlı” özeleştiri kıvamında, Erdoğan’a ‘ayar’ verme çabasına? Ne gerek var “siyasi mevtaları” sallayıp sırtınıza alma gayreti? Ben söyleyim bu gafletin adını... Kıyıdan, köşeden vurarak, kaçak güreşmenizin sebebi; “diyecekleriniz değil, duyacaklarınız korkusu” değil mi?  Kusura bakmayın; ama çıplaksınız!

Hülâsa medya düzenine entegre olamayan, kalabalık ve gürültülü bir zümre, nur topu gibi bir kalemşör ordumuz var artık... İstisnası çok az; liyakât esasından uzak medya yöneticileri dolu; “içi boş” köşe yazanları konuşmuyorum bile...

İyi de kaleminden nûr damlayan abilerimiz de vardı bizim; peki şimdi neden suskun, onlar nerede?

Superhaber.tv
17 Şubat 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER