SİYASET

Mehmet Acet : Erdoğan’ın hükümete gösterdiği yeni hedef

Tarih
10 Ekim 2016
İzlenme
916 Kişi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Beştepe Külliyesi'nde Bakanlar Kurulu toplantısının açılışını yaparken, masanın iki tarafında oturan kabine üyelerine şöyle hitap etti:

“Arkadaşlar, Türkiye artık bu noktada kalamaz. Statüko bir şekilde değişecek. Ya ileri hamlelerle atılım yapıp kazanacağız. Ya da küçülmeye mahkum olacağız. Ben kendi adıma ileri hamleler yapmaya kararlıyım.”


Cumhurbaşkanı bu sözleriyle orada bulunanlara yeni bir hedef gösteriyordu.


Bakanlar Kurulu toplantısının hemen başında hükümet üyelerinin dikkatlerini, Suriye'de devam eden Fırat Kalkanı operasyonu ve yakında başlaması beklenen Musul harekatı üzerinde toplamaya çalışıyordu.


STATÜKO DEĞİŞİYOR, YA BÜYÜYECEĞİZ YA KÜÇÜLECEĞİZ


Erdoğan, Fırat Kalkanı operasyonu başlayalı beri haritalar üzerinden konuşuyor.


Nerede ne var, nerede ne yapmaya çalışıyoruz, elindeki çubuktan oraları gösterip öyle konuşuyor.


Şu bir gerçek.


Güneyimizde önümüzdeki yılların yeni statükosu, Halep'ten Musul'a kadar uzanan bölgedeki şekillenmeye göre oluşacak.


Mesele basit.


Bu yeni şekillenme, Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği gibi ya büyümemizi sağlayacak, ya da küçülmemize yol açacak.


Bakanlar Kurulu'nun en başında kullandığı ifadelerden anlıyoruz ki, Erdoğan, bu gerçeği görüyor ve başkanlık ettiği hükümet üyelerinin de bunu görmesi için çaba harcıyor.


“RUSYA İLE İLİŞKİLERİN NORMALLEŞMESİ ABD'Yİ ZORA SOKTU”


“Rusya ile ilişkileri düzeltmemiz bize büyük imkanlar sağladı. Bu yeni durum ABD'yi zora soktu. Bundan sonra işler bizim istediğimiz gibi ilerleyecek. Suriye'de olduğu gibi Musul'da da böyle olacak”


Bu sözleri bana, hükümetin MGK toplantılarına da katılan etkili bir bakanı söyledi.


Aynı ismin şu sözlerinin de altını çizebiliriz:


“ABD Suriye'de olduğu gibi Irak'ta da PKK ile birlikte çalışıyor. Musul operasyonuna hazırlanırken Irak'ta doğrudan PKK ile temas kurup birlikte planlamalar yaptıklarını biliyoruz. Ha, şimdi bizim elimiz güçlendiği için “PKK ile hareket etmeyeceğiz” diye açıklamalar yapıyorlar.”


Benzer bir durum Suriye bahsinde de geçerli.


Bu hafta Rusya Devlet Başkanı Putin Türkiye'ye
geliyor.

Ziyaretin ana gündeminin Suriye olduğu açıklanmış durumda.


Peki bu arada ne mi oldu?


Türk ve Amerikan Dışişleri Bakanları, John Kerry ve Mevlüt Çavuşoğlu, ABD tarafının talebi üzerine Suriye konulu bir
telefon görüşmesi yaptı.

Bu ne demek mi oluyor?


Şu demek oluyor.


ABD, Türkiye'nin Rusya ile birlikte Suriye'yi çalışmasını engellemek için “Bırakın Rusları gelin yine bizimle çalışın” diyor.


BİZ NE İSTİYORSAK ABD TERSİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR


ABD yönetimi bugüne kadar, Irak ve Suriye ile ilgili bütün stratejisini Türkiye'nin kaybedeceği bir planlama üzerinden yürüttü.


Açıktan söylemeseler de, (ki bu zaten mümkün değil), şartlara göre esneklik gösteriyormuş gibi yapsalar da, ABD tarafı bu hedeften henüz bütünüyle ayrılmış gözükmüyor.


En azından yönetim kararları üzerinde güçlü etkisi olan bir kesim için bu söylediklerimiz geçerli.


Misal.


Musul operasyonundan mı bahsediyoruz.


Washington bu işi en olmayacak yerinden tutuyor.


Şiilerle hareket etmenin büyük bir katliamdan başka bir şey getirmeyeceği bilindiği halde, PKK'ya karşı Ankara'nın alerjisinin hangi düzeyde olduğu bilindiği halde, Musul'u bu iki grupla bir olup kurtarmaya soyunuyor.


Böyle bir tablo başka türlü neyle nasıl yorumlanabilir ki?


“MUSUL KURTARILDIĞINDA MASADA OLMAMIZ LAZIM”


Bu cümleyi geçen hafta konuştuğum üst düzey bir askeri yetkilinin ağzından duymuştum.


Anlıyoruz ki, Musul bahsinde TSK'nın içinde bulunduğu duygu ve düşünce iklimi, sivil yönetim ile birebir örtüşüyor.


Aynı askeri yetkilinin Musul bahsinde kullandığı şu cümleler, böyle bir hüküm vermemizi kolaylaştırıyor.


“Bizim Musul'da mutlaka olmamız lazım. Orası DAİŞ'ten kurtarıldıktan sonra bir masa kurulacak. O masada yerimizi almalıyız.”


Dün PKK, İran sınırına yakınlığı ile bildiğimiz Hakkari Şemdinli'de bomba yüklü araçla yeni bir
katliam yaptı.

10'u asker 18 kişi şehit oldu.


18 eve ateş düştü.


Önceki gün Ankara'yı kana bulamak için harekete geçen iki terörist, güvenlik güçlerini karşılarında bulunca
kendilerini patlattı.

Yine dün, Musul operasyonuna katılmak için TSK'nın Musullu gönüllülere eğitim verdiği Başika kampına bir
saldırı oldu.

Bütün bunların baştan beri üzerinde durduğumuz meseleler ile doğrudan alakalı olduğunu söylemeye gerek yok herhalde.  

Yenişafak
10 Ekim 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER