DÜNYA

Levent Kemal : Suriye'yi bir de böyle düşünün.

Tarih
19 Aralık 2014
İzlenme
1448 Kişi

19 Aralık 2014

***

2015 Ekim’inin başları Manisa’da bir öğrenci gösterisi birden patlak verir. 2015 seçimlerinden, hepsinde olduğu gibi ezici bir çoğunlukla iktidarı alan Ak Parti bu olayı önemsemez. Aynı günün gecesi Diyarbakır’da Manisa ile dayanışma eylemi düzenlenir. İstanbulda ise Gezi’den beri ilk defa Taksim zorlanır. Taksim’e çıkan göstericiler nedense birkaç saat sonra dağılır. Ertesi günlerde herkes ülke genelinde olağan eylemler beklemektedir.

2015 Kasım ortasına kadar süren eylemler küçük çatışmalar, gazete manşetleri üzerinden atışmalar ile sürerken Ankara’da iki bombalı eylem gerçekleşir. Bombalı eylemin saldığı korku ile ortalık sakinleşecek derken Dersim’de, Ekim ayındaki olaylarla ilgili bir eylemde, eylemciler arasında patlayan bir bomba ile her şey birbirine girer.

AB ve ABD art arda açıklamalar yapar. Muhalefet BM’ye ve AİHM’e başvurur. Ordu ise hala devam eden Suriye savaşı nedeniyle sınırı olaylarıyla ve Doğu kentlerinde silahlı eylemlerle boğuşmaya başlamıştır.

Kasım sonunda İstanbul’da bir medresenin bombalanması ile infial iyice büyür. Artık karşıt gruplar sokaklarda sert şekilde çatışmaya başlamıştır.

Aralık 2015 başında ülke genelinde çatışmalar karşıt sivil gruplar ve güvenlik güçleri arasında üçlü bir cephe almış konumdadır. Olağanüstü hal ilanına rağmen artık yasalar kimse için duracağı yer değildir.

Tüm bunlar olurken Meclis yetkileri MGK’ya devredilir, muhalefet partileri liderleri de MGK’da söz ve oy hakkına kavuşmuş şekilde ülkenin içine girdiği süreçten çıkmasına çalışılır.

Bürokrasinin üst kademesi, büyük işadamları ve aileleri, yabancı temsilciliklerin çekirdek kadroları dışındaki çalışanları ve aydın, entelektüel denen kesim ile Ak Parti’yi destekleyen gazetelerin yazar, çizerleri ülkeyi terketmeye başlamıştır.

Ceyş’ul Rum, Felah-ı Vatan, Doğu Cephesi, Anadolu Ordusu, 9 Eylül Hareketi, Milliyetçi Cephe, Birleşik Devrimci Ordusu gibi silahlı karşıt gruplar yavaş yavaş oluşurken tüm bu olaylar olmadan önce birbirleri ile kanlı bıçaklı olan aydın, entektüel, yazar kesim banka hesaplarının ve lobi ilişkilerinin faaliyetleri sayesinde Avrupa kentlerinde kokteyllerde Türkiye’yi kurtarmak üzere ‘uzlaşır’.

Artık nedenler önemli gelmez çünkü hiçbirine. Ölenler de. Çünkü sürgünde lobiciliğin aklı budur. Önce biz bize kalalım der. 2017 Haziran’ındaki gibi.

Haziran 2017’de Cenevre’de sürgündeki Türkiye lobisi ile AB ülkeleri, ABD, İran ve İsrail’in katıldığı ‘Büyük Anadolu ve Levant Barış Konferansı’ toplanır.

Suriye ve Anadolu’ya 30 ülkeden oluşan bir askeri gücün gönderilmesine, çatışmaların bastırılmasından sonra Avrupa’da lobi faaliyeti gösteren Türkiye lobisinin kuracağı hükümete yönetimin devredilmesine karar verilir. 2017 Kasım’ında işgal gücü ülkeye girer. Dönemin Ak Parti destekçileri ile dönemin Kemalistleri uzlaşmıştır.

Ak Parti ise iç çatışma sırasında İslami yapıların içinde erimiş, değişmiş halde ve birçok yapının biraraya geldiği, merkezi yönetim tecrübesi kazanmış Ensar-ı ve Muhacirin-i Rum şemsiyesi altındadır. Kemalistler radikal sol ve  onlara yakın duran İran destekli yapılardan Ali’nin Ordusu, Halk Tugayları örgütleri arasında öğütülmüştür. Kürt hareketi ise PYD – PKK birleşmesini sağlamış Barzani ile bölgede hakimiyet savaşı verirken diğer yandan Anadolu’da sol ve İran destekli örgütlerle beraber Ensar-ı ve Muharicin-i Rum birliklerine karşı savaşır.

Bu arada bir de Avrupa ve ABD’den lobiciler aracılığıyla güç devşirmeye çalışanlar çıkar. ABD’den yardım alırlar. Silah alırlar. Sadece ABD çıkarları için hareket etmeleri istenir. Ancak medyada büyük komutanlar, askerler, vatanseverler gibi işlenirler. Yapmadıkları yapılmış gibi verilir. ABD’nin ülkeyi işgalinin, yeni tip sömürgeciliğin maşalarıdırlar.

Lobiciler, yazar-çizer gazeteci ve bürokratlar ise bu gölge işgalin alkış tutanlarıdır. Demokrasi, ılımlılık, sekülerlik, liberalizm bayraktarıdırlar. Nedenleri unuttukları için nasıl olacağı konusunda sürekli Araf’tadırlar. Kelimelerle oynarlar, umursamazlar.

Artık kimse eski ideolojik hattında değildir. Avrupa’ya gidenler artık Avrupalıdır.  İlk karmaşa günlerinde pasaportlarını ve banka cüzdanlarını kapıp kaçmışlardır.

***

Okuyanı varsa yazar çizerler kızmıştır. Kızabilirler. Zira biz onları sahalarda görmedik hiç. Sizler de kızmış olabilirsiniz.

Şimdi oturup düşünün. Allah göstermesin böyle bir durumda Türkiye’yi kurtaracağım diye Paris’in Londra’nın otellerinde hamileri olan Batılı devletlerin maşalarına siz kızarken Suriye’de ABD ve Batılılar karışmasın diyen muhalifler neden kızmasınlar, değil mi? Ne dersiniz, haklılar değil mi?

Ve şunu da ekleyip bitireyim. Allah göstermesin bu ülkede bir karmaşa çıksa ilk gidecek kafile sayfalarca analiz döktüren ve şimdilerde çok sevdiğiniz yazar çizerler olacak. Zira bizler – sahadakiler – bu filmi birkaç ülkede gördük.

genconcu.com

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

  • YORUMLAR
  • osmanli

    19 Aralık 2014
    0 0
    cok guzel bir yazi..GELECEGI BIR KURGUDA YASANMIS GIBI GOSTERMISINIZ. yureginize saglik..... evet olacvagi bu OSMNLI GELMEZSE BU ULKEYE SONUNDA OLACAGI BU......O RUH OLUSMADIGI SURECE ..BUNLARDA OLACAK BIR GUN..AB NIN ABD NIN INGILTERENIN ISTEDIGI BU YAHUDININ ISTEDIGI BU.. SIZ ISTEMISINIZ BOYLE OLMASINI? KALAN OMRUNUZU BIR ESIR OLARAK GECIRMEK...?
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER