13 Mart 2015

Öyle bir dünya şekilleniyor ki... Bazen durup sakin kafayla her şeyi baştan değerlendirmek gerekiyor.
IŞİD'in nasıl bir "İngiliz anahtarı" olduğunu; her cıvataya uygun "kullanışlı bir açacak" haline getirildiğini çok yazıp çizdim.
Hızlı biçimde tekrarlayayım...
IŞİD...
Esad'ın zulmünü unutturdu, hatta Şam rejiminin varlığını konsolide etti.
İsrail'in korku politikalarını meşrulaştırdı.
Kürtleri köşeye sıkıştırıp her manipülasyona açık hale getirdi.
Amerika'nın girdiği bölgelerde ot bitmediği gerçeğini unutturup Batı'yı tekrar bölgeye çekmenin yolunu açtı.
En son, zora düşmüş Sisi'ye Batı'nın hoşuna gidecek operasyonlar yapma fırsatı bile verdi.
IŞİD öyle bir korku ve zulüm atmosferi yarattı ki, şimdi Irak ordusu üniformasına bürünmüş Şii milislerinin gaddarlığı gözden kaçıyor.

***

Olup bitenin daha derin ve kötücül yanının dile getirilmesine ise ne gönlümüz ne de aklımız yanaşıyor. Üzüntümüzü içimizde boğmaya çalışıyoruz.
Neden söz ettiğimi anlamışsınızdır!
Bu örgüt Müslümanları varlıklarından ve kardeşliklerinden şüpheye itecek kadar meşum bir tezgâh olarak kurgulanmış sanki!
IŞİD'in ölüm makinesinin doğrudan Müslümanları hedef aldığını biliyoruz. Fakat en beteri şu ki, bütün dünyadaki Müslümanların özgüvenini de öldürüyor.
Bu korkunç bir tuzak!
Müslümanlar "gerçek İslam bu değil" dedikçe Batı'nın ideolojik aygıtları bütün güçleriyle "IŞİD'in yaptıkları İslam'ın köklerine sadıktır" şeklinde yayın yapıyor. Bu yayınları etkisiz sayıp burun kıvırmak yanlış olur.
Dünya bir kuyuya düşmek üzere ki, çıkması kolay olmayacak!

***

Tabii bizim militan sekülerlerimiz için sorun yok!
Onlar bir yandan "dememiş miydik!" havasında ellerini ovuşturuyor, öte yandan da Esad'ı kahramanlaştırıyorlar.
Amerikan neocon yazarların IŞİD yorumları onlara yetiyor.
En son örneğini Milliyet gazetesinde bir köşede gördüm.
Yazarın İslam'a ve İslam dünyasına ilişkin zerre bilgisi yok ama okuru ve çevresi için zaten bu bilgilerin ne önemi var, değil mi?
Atlantic dergisinde çıkmış "IŞİD baştan sona İslam'dır" temalı yazıyı tercüme etmiş, olmuş bitmiş.
Ancak bu tayfaya ve benzerlerine kızıp bozularak yüreğimizi soğutamayız.
Külahı önümüze koyup "İslam dünyası nasıl bu hale geldi, ne yapılmalı, ne olacak?" konusunu ders gibi çalışmalıyız.

 
Sabah