Uluslararası Kafkas Derneği Başkanı Oğuz Berk beni 15 gün önce arayıp “Çerkes Ethem’e iade-i itibar için Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bir randevu istemeyi düşünüyorum. Gazeteci olarak fikrin nedir, iktidar tarafında bir tepkiye neden olur mu?” diye sordu. Bunu sormasının nedeni uzun. İsteyen linke tıklayarak(*) eski yazdıklarımdan gerekli cevabı bulur. Çünkü o yazılarda Çerkesleri Cumhurbaşkanı ile buluşturacak toplantının hazırlıklarına dair bilgileri paylaşmıştım. Toplantıda kendisi de bir Çerkes olan 15 Temmuz şehidimiz Erol Olçok’un anısına ailesine onur ödülü verilecekti. İşte o yazılarda bu girişimin nasıl sabote edildiğini okuyacaksınız.

Neyse, ben Oğuz’un sorusuna “Çerkes Ethem’e iade-i itibar siyaset üstü bir mesele. O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’nun ola ki bu konuda vereceği olumlu mesajlar tam tersine iktidarın da elini kolaylaştırır. Bence git görüş” dedim. Oğuz kendisinin de aynen böyle düşündüğünü belirterek randevuyu aldı, yanında bir heyetle gitti görüştü.

Çıkışta konuştuk, sesi heyecanlıydı, “İnanamayacaksın, Kemal Bey beni müthiş şaşırttı. Ümitsizdim Allah biliyor” dedi ve anlattı Kılıçdaroğlu’nun sözlerini.

Hemen haber sitelerine, CHP medyasına; Sözcü, Cumhuriyet, Halk TV, KRT, Tele-1 vd.ne baktım, çıt yok. Dillerini yutmuşlardı.

Yalnızca adını hiç işitmediğim bir internet sitesinde mevcut haber. Bunun üzerine iş başa düştü, Twitter hesabımdan bu önemli sözleri paylaştım. Kılıçdaroğlu aynen şöyle demişti:

"Tabii ki iade-i itibar yapılması gerektiğini düşünüyorum. Adnan Menderes'in, Topal Osman'ın, İskilipli Atıf Hoca'nın, Nazım Hikmet'in iade-i itibarı yapıldı, Çerkes Ethem'in neden yapılmasın. Mezarının da Türkiye'ye getirilmesi gerektiğini düşünüyorum."

CHP medyası bu haberi görmedi ama Aydınlık açıklamayı eleştiren bir haber yaptı. Bu yüzden de gazetenin muhabiri CHP sözcüsü Faik Öztrak’a rutin basın toplantısında “Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?” diye sordu.

Öztrak’ın cevabı beni ikinci kez şoka uğrattı. Faik Öztrak Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na âdeta ayar veriyor, haberin de asparagas olduğunu ileri sürüyordu:

“Doğru olmayan bir haber üzerinden benim bir açıklama yapmamı istiyorsunuz. Peki. Genel Başkanımız bir tarihçi değildir. Ama tabii millî kurtuluş savaşında kimin ne yaptığını ve ne yapmadığını da gayet iyi bilir. İşte böyle asparagas haber üzerinden kamuoyunun gündemini işgal etmenin hiçbir anlamı yoktur.”

Bu kadarı insana pes dedirtecek türdendi. Faik Öztrak o toplantıda yoktu. Hiçbir CHP kurmayı da yoktu. Ama hepsi farklı siyasi görüşlerden oluşan yaklaşık 20 kişilik Çerkes heyeti oradaydı. Kemal Bey'in sözlerini kulaklarıyla işitmişler ve not almışlardı.

Not almışlardı çünkü video çekimi yapmalarına izin verilmemişti. Kendilerine gönderilen videoda da Kılıçdaroğlu’nun sesi kısılmıştı.

Anlaşılan derin CHP Kılıçdaroğlu’na hiç güvenmiyormuş ki baştan önlemini almış!

Oğuz Berk çok üzgün ve şaşkın:

“Faik Öztrak’ın yalanlaması orada bulunan dernek yöneticilerimizin şahitliklerini ortadan kaldırmıyor ki. Ama dediklerinin doğruluğu konusunda namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” diyor.

ÜRKÜTMEYELİM VAKVAKLARI

Oğuz Berk’e güvenirim. Ben de üzüldüm, çünkü boş bulunup CHP’lilerin bu türden olası çakallıklarını hesaba katarak mutlaka kayıt alın diye onu uyarmamıştım. Nereden bileyim Kemal Bey'in “Çerkes Ethem’e iade-i itibar verilmeli, mezarı da getirilmeli” diyeceğini.

Kemal Kılıçdaroğlu ise SUSUYOR. Açıklama yapıp “Ben bunları söyledim” demesi gerekmez mi? Yoksa 20 kişinin önünde söylediğini o da mı inkâr edecek?

Bir takipçim bunu söyleyince “Söylediğin laf mı? Adam 20 milyonun önünde söylediğini inkâr ediyor, 20 kişi ne ki” dedi.

Vallahi doğru.

CHP budur. Bugün söylediğini yarın inkâr eden, yalancı sözünde durmayan yöneticilerin partisidir.

Şimdi bol keseden seçim vaadinde bulunuyorlar. Hepsini bu gözle değerlendirmek gerekir.

Evet, Derin CHP ve başındaki kuklanın tavşana kaç tazıya tut oyununu gördük.

Çerkeslerin oyunu almak için ucuz bir numara yaptılar ama yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Muhtemelen “Sayın Genel Başkanım Çerkesleri kazanalım derken bir de Atatürkçüleri kaybetmeyelim, ürkütmeyelim vakvakları” dediler.