Hayır çarpıtmıyorum..

Öğretim üyeliğinden ihraç kararında Ahmet Davutoğlu’nun imzası olmasa da..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı KHK ile ihraç edilmiş olsalar da..

O tarihte Ahmet Davutoğlu başbakan..

Ve sözleri şöyle:

“Bu bildiriye yansıyan provokatif dil, fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez.”

Devam ediyor, dönemin başbakanı Davutoğlu: “Sayısız cinayet işleyen, kan döken terör örgütü için tek bir cümle kurmayan, korsan örgüt bildirilerine imza atan, devletin bölge halklarına katliam uyguladığından söz eden bir bildiri, hiçbir meşru, hukuki, insani mülahaza içermemektedir.”

Devam ediyor, şimdi CHP’ye koltuk değneği olan Davutoğlu:

“Dün gece 5 aylık bir bebeği katleden bu terör örgütünün eylemlerini benimsiyor musunuz? Benimsemiyorsanız yeni bir bildiriyle bunu açıklamanız lazım. Aydın olmak, demokrasiyi savunmak önce demokratik yöntemleri savunmakla olur.”

Bu sözler ne için sarfedilmiş?

16 Ocak 2016 tarihli Barış İçin Akademisyenler bildirisi için..

Yüzlerce sözde akademisyenin imzaladığı ve PKK’lı teröristlerin kazdığı hendekleri kapatmak için operasyon başlatan güvenlik güçlerinin suçlandığı bildiride ne deniyordu?

Şunlar: “Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.”

Güneydoğu’ya havalimanı, yol, su, elektrik ve “Batı’da ne var ise Doğu’da da o olacak” anlayışı ile hizmet götüren devlete, Güneydoğu’daki vatandaşları açlığa ve susuzluğa mahkum etme suçlaması yapılıyor..

İşkence iftirası atılıyor..

Bildiri devam ediyor..

“Bu kasıtlı ve planlı kıyım..”

Kusura bakmayın, onların propagandasını yapamam.

Ne kadar ahlaksızca, ne kadar haince, ne kadar namussuz bir söylemle devlete iftira atıldığını uzun uzun anlatmama gerek yok. O tarihte bu bildiriye imza attılar..

Sonrasında bazıları imzalarını geri çekip, “Okumamıştım” dedi..

Bir kısmı KHK ile ihraç edildi..

Çok cüzi bir kısmı, yargılanıp ceza aldı..

Devlete bu iftiraları attıkları için ihraç edilen sözde akademisyenler için, daha önce de CHP’lilerden destek açıklamaları duymuştum ama..

Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri kadar net bir desteği ilk defa duyuyorum..

Diyor ki, Kemal Bey: “Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üniversitelerden ihraç edilen Barış Akademisyenleri’ni bir hafta içinde görevlerine iade edeceğiz.”

Biraz sonra İyi Parti’nin durumunu da masaya yatıracağız ama..

Önce Millet İttifakı’nın gönüllü koltuk değneği Ahmet Davutoğlu’na soralım..

Muhafazakar insanlardan, Yasin Börü’nün ailesinden, binlerce asker ve polisin ailesinden sen oy isteyeceksin..

Sonra da..

Aldığınız oylarla seçilecek olan Kemal Kılıçdaroğlu veya onun gösterdiği adam, bir hafta içinde, sözde barış bildirisine imza atan akademisyenlerin bila istisna hepsini üniversitelerde öğrencileri zehirlemek üzere öğretim üyeliğine geri alacak..

Öyle mi? Senin, “Devletin bölge halklarına katliam uyguladığı suçlaması yapılmış” dediğin bildiriyi hazırlayanlar, üniversitelerde kamu görevlisi olarak maaş almaya tekrar başlayacaklar, öyle mi?

“5 aylık bebeği katleden terör örgütünün eylemini benimsemediklerini” o gün de, o günden sonraki 6 yıllık süreçte de dillendirmeyen o terörist şakşakçılarını, iktidara geldiğinizde, hemen göreve iade edeceksiniz, öyle mi?

O bildirinin imzalandığı süreçte, suçlanan devletin 793 asker ve polisi şehit edildi..

O “güvenlik mensuplarına sıkılan kurşunlar için bir kınama yayınlamayan” akademisyenler, tekrar üniversitelere alınacak, öyle mi?

Ahmet Davutoğlu başbakan iken atılanlar.. Davutoğlu’nun desteği ile CHP iktidara geldiğinde, üniversiteye geri döndürülecekler, öyle mi?

Tam rezillik..

Dört dörtlük suçüstü..

Öyle ki.. İşin bir de, İyi Parti bölümü var..

İyi Parti’de Genel Başkan Meral Akşener’den başlayın..

12 Eylül öncesinde sokak hareketlerinden gelen Müsavat Dervişoğlu’na, Koray Aydın’a kadar.. Yavuz Ağıralioğlu’na kadar..

PKK aleyhine konuşmaya başlayınca, nice erkeklere taş çıkartan İyi Partili kadın yöneticilere kadar..

Hepsine soruyorum..

Sizler de söz veriyor musunuz?

793 güvenlik mensubumuzun şehit edildiği olaylarda, “teröristlere yapılan operasyonu kınayan,  emniyet mensuplarının operasyonlarını ağır suç gibi gösteren, halkı bombaladıkları şeklinde iftira atan, uluslararası mahkemelerde yargılanmayı gerektirecek işkenceler yapıldığını iddia eden” sözde akademisyenleri, hem de bir hafta içinde tekrar işe alacak mısınız?

yazının devamı