19 Şubat 2015

Geçtiğimiz hafta bir albay aradı.

AK Parti hükümetinin kurulduğu ilk yıllarda..İstanbul’da bir İmam Hatip lisesinde milli güvenlik dersine gittiğini..

Aslında kendisinin başörtü sebebi ile çocukları sınıfta bırakmadığını..

Ama Akit’te, aleyhinde haber çıktığını..

O tarihte bu konu ile ilgilenemediğini..

Şu an ise emekli olduğunu..

Bazı yerlerde bu haberin karşısına çıktığını söyledi..

“İnternetten olsun, haberi kaldırabilir misiniz?” diye sordu

Emekli albayımızın, “Yasakçı değilim” sözlerinin  doğru olabileceğini, ama bu ülkede Anayasa’yı değiştirecek çoğunlukta milletvekili kazandığı halde, AK Parti’nin başörtü yasağını kaldıramadığını.. Bunun da sebebinin ilk başta askeriye olduğuna inandığımı hatırlattım.

“Siz yasakçı olabilirsiniz, olmayabilirsiniz. Sonuçta bu ülkede başörtü yasak olduğu müddetçe.. Bunun sorumlusunun da, genel olarak askeriye olduğu kabul edildiği müddetçe.. Siz kesin delillerle yasakçılık yapmadığınızı, öğrencilerin bize aktardıklarının doğru olmadığını ispat etmedikçe, ben o haberi kaldırmazdım.. Benim o haberi kaldırmam, mağdurlara ihanet olurdu.. Fakat, bugün artık o yasak yok.. Bugüne gelinmesinin bir şükrü olarak, hem de toplumsal uzlaşma adına, kimse ile şahsi bir kavgamız olmadığının işareti olarak, siz istediniz, yüz yüze bile görüşmeden, ben şimdi hemen haberi kaldırtıyorum” dedim.

Hatta, bizden alıntı yaparak başka sitelerin haberi kullandığını söyledi.

Onlar için de, “Haberi kaldırmaları için ricacı olurum” dedim.

Oldum.

•

Başörtü yasağı, bir şahsi istek değildi..

Bir “arka planı” olan kavga değildi..

Allah’ın emri olarak inandığımız bir istekti..

Onun mücadelesini verdik.

Bugün için o yasak kalktı. Yanlış düzeltildi..

Bizim de, artık o yasağın sorumlusu olduğu çok kesin belli olmayanlar için..

Şahsi bir garezi olmadığı halde, emir komuta zinciri içinde o yasağın faili gibi görünenler için.. Artık kavga içinde olmamamız lazım..

Benim düşüncem bu..

Bunun gereğini yaptım.

•

Niye bu olayı anlattım?

28 Şubat döneminin Adalet Bakanı Şevket Kazan, dünkü duruşmada, “28 Şubat darbesini yapanlardan şikayetçi değilim” dediği için..

Kazan’ın bu ifadesini öğrendiğimde, aslında çok kızdım.

Aklıma başörtü yasağı sebebi ile okulundan olanlar geldi.

İmam Hatip lisesine gidip, katsayı yüzünden üniversiteye devam edemeyen pırıl pırıl çocuklarımız aklıma geldi..

“Senin hakkın yok, şikayetçi olmamaya” dedim, kendi kendime..

O sırada bir özeleştiri yaptım..

“Sen de bir hafta önce, bir başörtü yasağı haberini kaldırdın Ali” dedim.

Birazcık yumuşadım Şevket Bey’e karşı.

Ama sadece birazcık..

Gerçekten de..

Bizim o albay ile ilgili.. Öğrencilerin beyanından başka.. Somut bir bilgimiz yoktu.. 

Bire bir yaşamadığımız bir olaydı..

Belki albayımız, gerçekten istemeyerek bir yanlışın içinde idi..

Bize de beyan ettiğine göre.

Artık o haberin kalkmasında sakınca yoktu..

Peki..

28 Şubat’ın en tepesindekiler için, aynı şeyi söyleyebilir miyiz?

Veya, 28 Şubat’ın en tepesindekiler..

Çıkıp da “Biz başörtü yasağının arkasında değildik” diyebildiler mi?

Demediler.

Buna rağmen, Şevket Bey, kimin adına, şikayetinden nasıl vazgeçiyor?

•

Aslına bakarsanız...

Darbe suçunda, Ahmet’in Mehmet’in şikayetten vazgeçmeye hakkı da yok, yetkisi de yok.

Sadece kendisi, şahsi haklarından vazgeçebilir..

Mahkeme üzerinde, manevi bir tesir bıraksa da..

Şikayetten vazgeçildi diye..

Dava düşecek değil..

Ama Şevket Kazan’ın sözleri, açık söylemeliyim, beni üzdü..

Hele hele..

Başbakan Necmettin Erbakan’a küfür eden bir general için nasıl aciz kaldıklarını anlattığı ifadesinde..

“Şikayetçi değilim” demesi..

Hem başörtü yasağı mağduru kardeşlerimizi, hem katsayı mağduru İmam Hatipli kardeşlerimizi derinden yaralamıştır.

Rahmetli Erbakan’ın kemiklerini de sızlatmıştır..

Ben böyle inanıyorum..

•

Bu vesile ile..

Bugün dinleneceği açıklanan Turhan Tayan’ın..

Dün dinlenen Şevket Kazan’ın ifadesindeki  iddialar açısından.

Tanık değil sanık olması gerektiğini söylemeliyim.

Öyle ya.

Erbakan Hoca’ya küfreden generale, aylarca soruşturma açtırmayan Turhan Tayan..

Tanık değil, sanık olmalıdır..

Sanık olmalı ve..  O küfrün hesabı sorulmalıdır..

YeniAkit