SİYASET

Ahmet Ay : Rehineler ve Işid’e dair

Tarih
25 Eylül 2014
İzlenme
2256 Kişi
25 Eylül 2014...Dönemin başbakanı şimdiki cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan MİT yasası konusunda kararlı durmamış olsaydı şimdi başka ve belki de acı şeyler konuşuyor olacaktık.
Hafızam beni yanıltmıyorsa yaklaşık bir yıl önce Türkiye İŞİD’i terörist örgüt ilan etmişti. Bu, İŞİD’in manevra alanını daralttığı için İŞİD’in Türkiye’ye diş bilemesine sebep olmuştu.
İŞİD 10 Haziran 2014’te Musul konsolosluğumuzu basıp 46 vatandaşımızı rehin alınca, bu hadise çok farklı ve çoğu da art niyetli yorumlara yol açtı. Çünkü 60 gün sonra Türkiye tarihinde ilk kez halkın seçeceği cumhurbaşkanlığı seçim vardı.
Seçim öncesi Musul konsolosluğu çalışanlarının aileleriyle beraber rehin alınmasını merkez medya ile paralel medya, “rehine olayı İŞİD-Erdoğan planıdır. Seçimlere az kala rehinelerin serbest bırakılacak ve bu da Tayyip Erdoğan’ın seçimleri kazanmasına yarayacak” dezenformasyonuyla Sayın R. Tayyip Erdoğan aleyhinde karalama kampanyası başlattı.
Rehinelerin operasyonla kurtarılması dünyanın her yerinde ciddi tehlikelerle doludur. Hele hele İŞİD gibi insan öldürmekten zerre kadar sakınmayan bir örgütün elindeki rehineleri silahlı operasyon yaparak kurtarmak mucize kadar zordur.
Dünyanın, “her şeyden haberdardır” dediği ve gerçekten de çok güçlü bir dış istihbarat örgütü olan CIA James Foley ve Steven Sotloff adındaki iki gazetecisini kurtarmak için tam 1 yıl uğraştı. İŞİD’in elindeki ABD’li gazetecileri kurtarmaya yönelik operasyon yaptı CIA. Sonuç 2 ABD’li gazeteci boğazı kesilerek öldürüldü.
Türkiye ise rehinelerinden bir tek kişinin burnu kanamasın diye inanılmaz metanet ve ferasetle davrandı ve hamdolsun rehinelerimiz sağ salim ailelerine kavuştu.
Bu konuda MİT’in çok önemli bir rolü oldu, MİT’i tebrik etmek gerek. Dış İstihbarat Dairesi de yerli kimliğine kavuşunca ve özellikle MİT yasasındaki yetkiler büyük ülkelerin istihbaratına yakışır şekilde düzenlenince bu başarılar kaçınılmaz olur. Bu sebeple Sayın Ahmet Davutoğlu hükümetini, Hakan Fidan’ı candan tebrik etmek gerek.
Peki, İŞİD neden konsolosluğumuza baskın düzenleyip çalışanları rehin alma gereği duydu? Neydi bizden istekleri? Bu soruların cevabını önümüzdeki günlerde bulacaksınız, ama gelin size İŞİD ile kısa bir gezintiye çıkalım:
Ben de yazılarımla “İŞİD’in ilgi alanına girmiş” bulunmuşum.Onlar, “yanlışta olmandan dolayı yanlış şeyler yazmışsın. Ama çok donanımlı olduğun için (ne demekse A. Ay) olur ki gerçeği fark etmen mümkün olur” temennisiyle! Görüşmemizi istediler.
Hasan Cemal’in Kandil seyahati gibi “dağın sert rüzgârlarından, gecenin zifiri karanlığında katır sırtında” falan demeyeceğim ve direkt konuya geçiyorum. Soruyorum:
Allah aşkına nedir derdiniz? Türkmenleri, Kürtleri, Êzidileri, Sünnileri, Arapları, ABDlileri, İngilizleri öldürüyorsunuz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? diye sordum.
- “Bizler Allah için ve Allah yolunda savaşıyoruz, şehit oluncaya kadar savaşacağız.”
İyi de, Allah için masum insanları öldürmek, kadınlarını “ganimet” saymak nasıl Allah yolunda olur? Sorumu bitirmeden:
- “İslam Fıkhı bu konuda net”demeleri üzerine acaba “İslam Fıkhı” ile ilgili nebiliyorlar diye sorayım dedim: Mesela fıkıh ne diyor? dedim. Bocalayınca kendilerine;
Usul bildiğimi, tefsir usulü, hadis ve fıkıh usulü dersleri aldığımı söyledim oralı olmadılar. Örneklerle söylediklerime açıklık getirdim, yok, oralı değiller. Bana verdikleri “Allah yeryüzünde Hilafet devleti kurmamızı emretmiştir, bunun karşısına kim çıkarsa çıksın rezil bir şekilde öldürülecektir” cevabı karşısında başımdan aşağı buz gibi soğuk sular döküldü.
Peki, dedim, Allah için olan bir davada iseniz neden müslümanlar da sizden korkup kaçıyor? soruma:
- “Hakiki müslümanlar asla bizden korkmaz, onlar imanlarından korksunlar“ demeleri üzerine, yani dedim.
- “Müslüman olan, imanı olan bizimle beraber olur. Çünkü Allah bizimledir. Kim cennetlik olmak istiyorsa bizimle olur”cevaplarındaki bu cümle kendilerinden en çok duyduğum cümleydi.
Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz? Soruma şiddeti esas alan bütün yapıların söylediğini tekrarladılar:
- “Türkiye ABD’nin dediğini yapıyor.”
Peki, o zaman neden Türkiye bu güne kadar ABD’nin isteklerine cevap vermedi dedim.
- “Türkiye bizden korkuyor, rehineler olmasaydı Peşmergelerle bir olup çoktan bize saldırmıştı.”Bunu bir delile dayanıp dayanmadığını sordum:
- “Bu böyledir” dışında cevapları olmadı.
Neyse, bir mani çıkmazsa daha fazlasını yakında gazetemizden okuyabilirsiniz. Ancak çok önemli bulduğum ve iki yıl önce başlayan çözüm süreci ile ilgili yazılarımda da dile getirdiğim şu hususu belirtmekte arar var:
İŞİD olsun, bu son gelişmeler olsun bütün göstergeler “Irak ve Suriye Kürtlerinin Türkiye ile kaynaşmasını ve bu iki bölgenin Türkiye ile birleşmesini” hızlandırıyor.
Görüyorsunuz, “bölücüler” yine kaybetti, haydi hayırlısı.
@ahmetay_
Milat

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER