GÜNCEL

Uluslararası İlişkiler ve ANKASAM Uzmanı Doğacan Başaran: Yüzyılın anlaşması değil yüzyılın kumpası

Tarih
29 Haziran 2019
İzlenme
828 Kişi
Uluslararası İlişkiler ve ANKASAM Uzmanı Doğacan Başaran: Yüzyılın anlaşması değil yüzyılın kumpası

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doğacan Başaran, “Trump’ın Filistin Oyunu: Yüzyılın Kumpası” başlıklı kaleme aldığı analiz yazısında dikkat çeken tespitlerde bulundu. 

“Ortadoğu’daki kaos derinleşiyor”

ABD’nin İsrail’e koşulsuz destek verdiğine dikkat çeken Doğacan Başaran, “Her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistin ile İsrail arasındaki krize kalıcı çözüm bulmak amacıyla bu zirvenin gerçekleştirilmesini istediği söylense de elde edilen bilgilerden zirvenin Ortadoğu’daki kaosu derinleştireceği ve barışa hizmet edecek bir yanının bulunmadığı anlaşılmıştır.” dedi.

“Ürdün Vadisi’ndeki İsrail işgali meşrulaştırılmaya çalışılıyor”

Doğacan Başaran, şunları söyledi: 

“Yüzyılın Planı olarak tanımlanan söz konusu tasarı, henüz tam olarak açıklanmamışsa da basına yansıyan maddeler, ABD’nin İsrail haydutluğunu meşrulaştırmak için elinden geleni yaptığını göstermektedir. Çünkü bahse konu olan planda, Filistin karşıtı öneriler dikkat çekmektedir. Mevzubahis plan incelendiğinde, ‘Yeni Filistin Devleti’ adıyla bir devletin kurulacağı görülmesine rağmen; İsrail’in işgal ettiği bölgelerin Tel Aviv yönetiminde kalacağı öngörülmekte, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerine dokunulmamakta, 6 milyon Filistinli mültecinin kendi topraklarına nasıl döneceği konusuna değinilmemekte ve Batı Şeria’daki verimli tarım arazileriyle bilinen Ürdün Vadisi’ndeki İsrail işgali meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.”

“Manda yönetimi oluşturmak istediğini gözler önüne sermektedir”

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doğacan Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dahası kurulacak olan “Yeni Filistin Devleti”nin sınırları da net değildir. Bu noktada gündeme gelen iddia ise Gazze’nin kurulması düşünülen devlete bırakılacağı ve buna ek olarak söz konusu devlete Sina’da yer alan bir çöl arazisinin Mısır’dan kiralanarak verileceği yönündedir. Şüphesiz kiralık topraklarda devlet kurma girişimi, Washington’un bu planla, bağımsız bir devletten ziyade; manda yönetimi oluşturmak istediğini gözler önüne sermektedir.”

“Trump, İsrail’e koşulsuz destek sağlıyor”

Planın dikkat çekici bir boyutunun da Kudüs Meselesi olduğunu belirten Doğacan Başaran, şöyle konuştu:

“Öte yandan planın dikkat çekici bir boyutu da Kudüs Meselesi’dir. Bilindiği gibi Trump, iktidarı boyunca Ortadoğu’daki en önemli müttefiki olan İsrail’e koşulsuz destek sağlamış ve bu kapsamda 2017 yılının Aralık ayında Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıştır. Nitekim bahsi geçen anlaşmayla da Kudüs’ün tamamına yakınının İsrail’e verileceği konuşulmakta; lakin Filistinlilerin gözü boyanmak istercesine Kudüs’ün iki devletin de başkenti olacağı dile getirilmektedir. Buradan anlaşılan ise Kudüs’ün kenar mahallelerinden oluşan küçük bir toprak parçasının kurulması düşünülen Filistin devletine bırakılarak meselenin kapatılmak istendiğidir.”

“Washington, hem Tel Aviv yönetimini destekleyecek hem de Filistin’e destek gönderilmesini engelleyecektir”

“Tüm bunlara ek olarak olası anlaşmanın işleyişi de sorunlu bir görünüme sahiptir.” diyen Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doğacan Başaran, “Çünkü plana göre Yüzyılın Anlaşması; Hamas, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve İsrail arasında imzalanacak ve bu anlaşmayı Hamas ya da FKÖ’nün ihlal etmesi durumunda Washington, hem Tel Aviv yönetimini destekleyecek hem de Filistin’e destek gönderilmesini engelleyecektir. Dolayısıyla Trump yönetimi, İran’a karşı güvence olarak gördüğü İsrail’in garantörlüğünü üstlenmeye hazırlanmakta ve Filistinlilere bir manda devleti kurulmasını önermektedir.” şeklinde konuştu. 

“‘Yüzyılın Anlaşması’ değil ‘Yüzyılın Kumpası’ denilmese daha doğru bir tanımlama olur”

Kurulması öngörülen devletinin ordusunun bulunmaması en önemli dikkat çeken ayrıntı olduğunu vurgulayan Doğacan Başaran, “En önemlisi de kurulması öngörülen devletin ordusunun bulunmayacağının belirtilmesidir. Kısacası Yüzyılın Planı, Filistin mücadelesine kurulan bir kumpas olma özelliğini taşımakta ve İsrail’in on yıllardır gerçekleştirdiği işgalleri meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bu nedenle de mevzubahis öneriye, ‘Yüzyılın Kumpası’ denilmesi çok daha doğru bir tanımlama olacaktır.” dedi. 

“Trump yönetimi, Filistinlilerin haklı mücadelesini parayla satın almaya yönelik kumpas peşinde”

ABD’nin İsrail’in güvenliğini sağlamak amacıyla her türlü çabayı ortaya koyduğunu söyleyen Doğacan Başaran, şöyle konuştu:

“Siyasi anlamda İsrail’e hizmet eden bu proje, yapılacak ekonomik yardımlarla Filistinlileri kandırmayı; bir anlamda Filistin Davası’nı satın almayı amaçlamaktadır. Çünkü anlaşma çerçevesinde Filistinlilerin gelirinin on yıllık bir süre içerisinde iki kat arttırılması ve bu ülkedeki işsizliğin azaltılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede Filistin’e 50 milyar dolarlık bir yatırım yapılması planlanmakta ve mevzubahis yatırımlarla 149 farklı projenin hayata geçirileceği dillendirilmektedir. Üstelik Trump yönetimi, söz konusu yatırımların maliyetini de Suudi Arabistan, BAE, Ürdün ve Mısır gibi ülkelere yıkmayı amaçlamaktadır. Benzer bir şekilde Yüzyılın Anlaşması, Gazze’de yaşanan elektrik sorunları hususunda da Mısır’ın bölgeye elektrik temin etmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır.. Basına yansıyan bilgilerden anlaşılacağı gibi Trump yönetimi, Filistinlilerin haklı mücadelesini parayla satın almaya yönelik kumpas niteliği taşıyan bir plan hazırlamaktadır. Planın tüm detaylarının ise 2019 yılının Kasım ayında açıklanacağı tahmin edilmektedir.”

“Filistin halkı böylesi bir planı asla kabul etmeyecektir”

Bir de sonuç değerlendirmesi yapan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doğacan Başaran, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sonuç olarak küresel sistem üzerindeki liderliğini kaybetmeye başlayan Washington, müttefikleri arasındaki ilişkiyi kemikleştirmeye çalışmaktadır. Yani ABD, Filistin Meselesi’nin çok daha ötesinde, tüm Ortadoğu bölgesinde birlikte hareket edeceği aktörleri ortak çıkarlar etrafında birleştirmeye yönelik bir çaba içerisindedir. Bu çabanın bir parçası olarak da Bahreyn’deki konferansa katılan aktörlerin, Filistin Meselesi’nin satın alınması yoluyla ikna edilmesi hedeflenmektedir. Böylece ABD, İsrail ile Körfez’deki Arap devletleri arasındaki temel anlaşmazlıkları sonlandıracağını ve enerji politikaları ile İran merkezli gelişmeler başta olmak üzere pek çok meselede birlikte hareket edeceği ittifakı sağlam bir zemine oturtacağını düşünmektedir. Ancak Beyaz Saray’ın göz ardı ettiği bir nokta vardır. O da Filistin halkının böylesi bir planı asla kabul etmeyeceğidir.”

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

DİĞER MAKALELER