FETÖ suçlaması ile hapiste olan Nazlı Ilıcak son çare olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yalvarma, sitem ve özür içeren bir mektup yolladı
İnternethaber’in haberine göre Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Nazlı Ilıcak yakın zamanda içerdeki günlerini anlatan bir mektup yazmıştı. Medyada yer alan bu mektubun dışında Ilıcak'ın bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a özel bir mektup gönderdiği ortaya çıktı.
İşte özür dilediği af istediği o mektup;
SAYIN Cumhurbaşkanım,
Belki bu mektubu alınca şaşıracaksınız. Belki de okuyup “Daha önce
düşünseydin” diye bir kenara atacaksınız. Atmayın! Ben eski bir
dostluğa dayanarak bu satırları kaleme alıyorum. O günlerden,
içinizde bana karşı ufak da olsa bir yakınlık kaldı mı? Acaba aramızda
2.5 yıldır cezaevinde çektiğim çileyi, yalnızlığı hissedebilecek bir
duygusallık hâlâ mevcut mu? Köprülerin altından çok sular aktı ama,
inanıyorum ki o köprüler yıkılmadı. Hiç değilse onarmanın mümkün
olduğunu düşünüyorum.
Defalarca “Bağımsız” ve “Tarafsız” yargı vurgusu yaptınız.
“Hâkimlerin kendi vicdanlarına göre karar vermesi gerektiğini”
hatırlattınız. Hatta, insanlar ellerini semaya açıp Allah’tan adalet
diliyorsa, Yargı’da yürümeyen bir şeyler var bile dediniz. O zaman,
size rağmen –aynı FETÖ döneminde olduğu gibi- Yargı’yı kendi
emelleri için etkilemeye çalışanlar var mı diye sorgulamaya başladım.
Ben ne darbeciyim, ne de FETÖcü.
Yıllarca, AK Parti’yi desteklememin sebebi, zaten askerin siyasete müdahalesinden duyduğum rahatsızlık. Sizin önünüz, 312 ile kesilmeye çalışıldığında, AK Parti hakkında kapatma davası açıldığında, ya da İmam Hatiplilere ve başörtülülere karşı yürütülen kampanyalarda, demokrasi ve hukuk neyi gerektiriyorsa, o noktada durdum. Bu mücadeleyi el ele vermedik mi? Tabii yükün ağırını siz taşıdınız.
Fazilet Partisi’nden milletvekili olduğum dönemde, Meclis’te hep
askeri vesayete karşı çıktım. 28 Şubat’ın en baskılı döneminde, Meclis kürsüsünde mücadele verdim. Ama 4 yıldızlı iradeye teslim olanlar rahat, ben ise, hak etmediğim bir suçlamayla, hâlâ cezaevindeyim. Meclis’i bombalayan askerlerle aynı kefeye konulmak çok acı. Üstelik, 40 yıllık gazetecilik hayatımda, demokrasi adına sürekli bedel ödemişken, böyle incitici bir iddiayla karşı karşıya kalmak!
Benim, 27 Mayıs’tan itibaren, Menderes ve arkadaşlarına yapılan zulmün yakın bir gözlemcisi olmak sıfatıyla, darbelere nasıl tepkili olduğumu bildiğiniz gibi, FETÖcü olmadığımı da bilirsiniz. Olsa olsa, 15 Temmuz öncesi, onların gerçek yüzünü sezemedim. Bu da benim, muhafazakarlara duyduğum şefkat ve ilgiden doğan bir zaaf. Kendilerini saklamayı ve mağdur gibi göstermeyi o kadar güzel başardılar ki! Ama siz uyardınız; maalesef o tarihte bu uyarılarınıza kulak vermedim. Bu benim en büyük hatam oldu.
Size çok haksızlık ettim özür dilerim
Sizi Belediye Başkanlığınızdan beri tanıyorum. Siz de beni tanırsınız. Kasten kimseye kötülük etmem; memleketime bilerek isteyerek zarar vermem. Ama bazı duyarlı noktalara dokununca, çabuk inanırım. meselâ muhafazakar insanlar hakkındaki hassasiyetim, maalesef yanılmamı kolaylaştırdı. Bu arada size de çok haksızlık ettim. Özür dilerim.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.