30 yıldır İpek ailesini tanıdığını belirten Hüseyin Çelik, “Ben bu aileyle 17-25 Aralık'tan sonra dost olmuş değildim ki. Melek İpek'i gördüğüm yerde elini öperim. Çünkü Melek İpek, adı gibi bir kadındır. Bu aile, Paralelcilere parasal destek vermiştir deniliyor. Okul yapmıştır. Amenna! Ama ben ne zaman “Melek Abla, şu yere de okul yaptır” dediysem devlete de bir yığın okul yapıp teslim etmiştir.” dedi. Çelik, İpek ailesinin, AK Parti'ye de çok büyük destek verdiğini hatırlattı. Ramazanlarda giden paketlerde bu ailenin çok büyük parasal katkısı olduğunu, bayramlarda, belli günlerde gazetelerine verilen ilanların parasını aile tarafından alınmadığını söyleyen Çelik, “AK Parti'nin bilinen isimlerinden Melek İpek'in oteline gitmemiş veya bir etkinlikte birlikte olmamış çok az insan var.” İfadelerini kullandı.

Ahmet Hakan'ın “Sorun nerede? Bu konuda yargı süreci işlemiyor mu?” şeklindeki sorusuna, ise Çelik, “Bir suç delili bulduysanız hukuk çerçevesinde bu insanları yargılayın.” Cevabını verdi. Kanuna göre kayyımın, hissedar yönetici gibi davranamayacağının altını çizen Çelik,  “Allah aşkına böyle mi yapılıyor?” diye sordu. Çelik, şöyle devam etti: “Şu andaki görüntü bir gasp görüntüsüdür. Neredeyse tüm şirket yöneticilerinin dahil olduğu 250 kişi işten çıkarılmıştır. Adamların oteline gidip şahsi odalarının kapısını mahkeme kararı olmadan kırıyorlar, gelinin, kızlarının elbiselerine varana kadar her şeyi ortaya dökülüyor. Şimdi birisi çıkıp da bana “Kardeşim bu mahkeme kararı” derse buna gülerim.”

17-25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından hukuksuzlukları örtmek için ortaya atılan ‘Paralel' söylemini de eleştiren eski bakan, bugün birine “Paralelci” demenin, külah kapma yarışı haline getirildiğini belirtti. “Bir yerde iki şef varsa ve biri şube müdürü olacaksa... Bunlar birbirlerine “Paralelci” diyorlar. İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı yapan Sadık Altınkaynak var mesela... Pırıl pırıl, şahsiyet abidesi bir insan... Uzaktan yakından bir ilgisi yok Paralel'le... Adamı “Sen Paralelcisin” diye mahkemelerde süründürüyorlar.” örneğini verdi.

Çelik, şöyle devam etti: Öyle mülki idare amirleri terör örgütüne yardım etmekten yargılanıyor ki, duyunca kulağınıza inanamıyorsunuz. Neymiş, onun zamanında bir ilde bir kamu binası bu adamlara ücreti karşılığında tahsis edilmiş. Bu idari bir tasarruf değil mi? İdari bir tasarruf, idari bir soruşturmayı gerektirmez mi? Eğer kamuya ait bir şeyin tahsisi suçsa, o zaman kavgalı olmadığımız dönemlerde çeşitli tahsisler yapan Tayyip Bey veya diğer bakanlar ya da bizim yetkili etkili olan bütün arkadaşlarımız da suç işlemiş demektir. Böyle saçmalık olur mu?

“Demokratik erdem,, tıpatıp sizin gibi düşünen, sizin gibi inanan insanlar haksızlığa uğradığı zaman onları savunmayı değil, sizin gibi düşünmeyen insanlar haksızlığa uğradığı zaman onları savunmayı gerektirir.” diyen Çelik, fi tarihinde bir okulun yapılmasına destek veren veya Türkçe Olimpiyatları'na sponsor olan birinin hemen “Paralelci” ilan edildiğini söyledi. Vergi rekortmeni olan o adama “Sen belgeni almaya gelme, başka birini gönder” denildiğini aktaran Çelik, “O kadar baskı yapılıyor ki adama, adam gazetelere ilan veriyor, “Bizim bunlarla alakamız yoktur” diye... “Bu yetmez” diyorlar, “Sen bize yakın olan şu vakfa, şu derneğe yardım et” diyorlar.” dedi.  İtirazlarının, Adalet ve Kalkınma Partisi, adındaki “adalet”e gölge düşmesi olduğunu söyledi.

Ahmet Hakan'ın “Ama Paralelci denilen kişiler Ergenekon'da, Balyoz'da çok zulümler yaptılar.” İddiasına ise Hüseyin Çelik, “Kim kime haksızlık yaptıysa Allah onun burnundan fitil fitil getirsin. Ama birisi yanlış yaptı diye bugün siz aynı yanlışı sürdürmek zorunda değilsiniz.” cevabını verdi.