GÜNCEL

Erol Evgin : Demokrasi bize fazla

Tarih
20 Haziran 2016
İzlenme
2265 Kişi
Erol Evgin : Demokrasi bize fazla

Balçiçek İlter'in sorularına verdiği cevaplarla Aysun Kayacının "dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir mi" sözlerini hatırlatan Evgin'in sözlerinin ilgili bölümü şöyle


-Haber bülteni izlemiyorsunuz yani? Beni izlemiyorsunuz.

İzlememek lazım aslında ama olmuyor tabii, sizi izliyorum. Bu ülkede demokrasinin en iyi çözüm olduğu konusunda şüphelerim var.

-Ne olmalı peki?

Daha iyisi yok maalesef, bulunamadı ama... Galiba eğitimli ülkeler için iyi bir çözüm demokrasi. Bize fazla geliyor. Bir manken kızımız “Dağdaki çoban ile benim oyum bir mi?” olacak demişti hatırlarsanız... Hoş değil o tanım ama şunu düşünüyorum; Okuma yazma bilmeyen, oyuna parmak basan bir kardeşimizle, ablamızla, annemizle 3 üniversite bitirmiş birinin birer oy hakkı olması adaletli mi geliyor size sorarım. Hiç hakça değil.

-Hak tam da bu değil mi? Eşitlik?

Bana adaletli gelmiyor bu durum. Herkes seçebilmeli tabii. O parmak basan ablamız muhtarını seçsin, biraz daha iyi eğitim alanı belediye başkanını seçsin.

-Çok seçkinci bir tavır değil mi bu? Eşitlik nerede kaldı?

Neyin eşitliği? Öbür tarafta eşitlik oluyor mu? Hakça bir durum mu? Bu ülkede eğitim açısından eşitlik var mı? İnsanlara aynı imkânları sunabiliyor muyuz? Bakın kadınların gücüne... Siyasetçiler bunun önemini kavrasalar, siyasetin merkezine oturtsalar müthiş başarılar kazanacaklar. Ama yapmıyorlar. Neden? İktidarları, güçleri ellerinden gider diye yapmıyorlar. Cehaletin korktuğu kadındır. Kadın öğrenirse çocuğu da öğrenir. O yüzden kadınları cahil bırakmak birilerinin işine geliyor. Eğitimde eşit fırsat yaratmazsanız eşitlik nerede kaldı? Önce herkesi eğitelim sonra “demokratız” diye ortaya çıkalım.

-Sanatçılar olan bitene tepkisini koymalı diyen bir anlayış var, rengini belli etmeli...

Zaten Türkiye kutuplaştı, ayrıştı. Sanatçının yapması gereken tek şey birleştirmek, ötesi yok. Çünkü bu şarkılar herkese aynı duyguları yaşatıyor, herkesin gözünden yaş getiriyor. Herkes şarkılarımla hisleniyorsa daha ötesini niye karıştırayım? Benim görevim bu şarkıyı söylemek ve insanları o duyguda birleştirmek. Siyasal ayrıntıları bana sormayın ve söyletmeyin. Hiçbir tarafçı değilim. Muhalefet de iktidar da iyi değil. Senin sanatçı olarak müthiş bir gücün var, bunu insanları ayrıştırmak için kullanma.

-Hükümetin kahvaltılı toplantılarına çağrılmıyor musunuz?

Çağırdılar gittim bir kere. Bir vakfın onursal başkanıyım, sanatçıların sorunları konuşulacak diye gittim ama öyle olmadı, Kürt açılımı falan konuşuldu. Ben de bir daha gitmedim. Hiçbir çağrıya gitmiyorum artık. 80 öncesi Mehmet Ali Aybar’a sormuştum endişeyle “Ne olacak bu memleketin hali?” diye. O da bana “Büyük devletlerde bu inişler çıkışlar olur” demişti. Bugün de öyle. Güzel günler göreceğimize inanıyorum.

'SİYASET DE ÇOK ERKEK ERKEĞE'

-Sizin parladığınız yıllar Türkiye açısından zor yıllar... Darbe öncesi...

Ondan öncesi de zor. 77-78 yıllarında Anadolu turneleri yapardım. Cem Karaca’ya solcular dolardı. Barış Manço’ya sağcılar giderdi. Onlar güvenlik içinde söylerlerdi. Benim konserler karışık, sağcısı da var solcusu da... Bazen bakarım iş karışacak, biri kurt rozeti takar bana, diğeri sol yumruklu rozet, hemen başlarım Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’ü anlatmaya... Başka türlü olmazdı.

-Peki sizin renginiz neydi o zaman? Sağcı mı solcu mu?

Sosyal demokrattım. Evimizde İnönü çok sevilirdi ve CHP ekolü vardı. Ben de onların devamıydım ama bu hiç belli olmadı çünkü hiçbir partiye üye olmadım. Siyaset hep düşük düzeyde yapılıyor, sevmiyorum, beğenmiyorum, çok erkek erkeğe...

-80 sonrası “Suya sabuna dokunmayan, siyasetten uzak şarkılar söylediler’’ diye sanat dünyasında eleştirilenler çoktur, siz de onlardandınız, aşk şarkıları söylüyordunuz...

1960 ihtilali günü “Bir şey olsa da sınav olmasa’’ diye düşündüğümü hatırlıyorum. Sonrasında da sevindik. Maalesef hiç hoş bir şey değil tabii. 20. yüzyılın ikinci yarısında bir başbakan asıldı, olacak iş değil. Radyodan dinlerdik ailecek “Sanıklar geldiler, bağlı olmayarak yerlerini aldılar, müdafiler hazır!” Ne kötü dönemler. Nasıl bir travma? Ben aşk şarkısı söylemeyeyim de ne yapayım? Siyaset pislik, aşk çok güzel bir şey. Menderes için çocuğunu kurban etmeye kalkan adam biliyorum ben, asıldığı gün kimse yoktu, kimse kendini yakmaya kalkmadı örneğin. İşte bu yüzden 80 sonrası da siyasetten uzak durdum. Bu kadar ikiyüzlü dünyaya niye şarkı yazayım ben?

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

DİĞER MAKALELER